Söz uçar, yazı kalır derler…
Söz uçar derken, sözün yayılacağından mı bahsediyor yoksa bir gaz gibi havaya karışıp silineceğinden mi?
Yazı kalır derken, dörtlüleri yakıp sağa çekmiş 94 model bir renault broadway gibi yolda mı kalır yoksa yazdığınız yerde mi kalır?
Yazı okunur.
Canına okumak!
Seni kaşla göz arasında öldürürüm hatta üzerine duanı bile okurum anlamında kullanılır.
Gözlerinden okumak var bir de.
Büyüklerimiz eskiden doğayı okurmuş, bu kış çok çetin geçecek ya da bu yaz çok kuraklık yaşanacak diye öngörüleri olurmuş.
Bugün konumuz öngörüden daha uzakları gören uzgörü!
Uzgörü; öngörü, kehanet ya da tahminden daha farklıdır ve kapsamı geniştir. Ahtapot Paul’u duydunuz mu? 2010 FIFA Dünya Kupası’nda Almanya Milli Takımı’nın oynadığı 6 maçın 6’sını da doğru tahmin eden Paul, önüne konulan ve üzerinde bayrak olan topları tutuyordu.
Uzgörü kavramı özellikle 1973 petrol krizinin tahmin edilememesi ile ön plana çıkmıştır. Geleceğe uzman gözüyle bakmamızı sağlayan uzgörü, psikolojiden matematiğe, mühendislikten ekonomiye kadar birçok farklı alanın birleşmesi ve durumu yorumlaması ile ortaya çıkmaktadır.
Öngörü daha yakını uzgörü ise daha uzağı gösterir.
Bunun en ilkel ayrımı budur ama asıl konuya gelecek olursak; öngörü en fazla bir bilim dalını kullanır ve tek boyutludur, uzgörü ise olaya onlarca farklı açıdan profesyonel olarak bakar ve her ihtimali “derinlemesine” değerlendirir.
Bir konu hakkında tahmin yürütmek ya da öngörmek kolaydır ama uzgörü emek ister. Bir aracın lastiğinin dişlerinin eskidiğini ve bu lastiklerle fren yapamayacağı için kaza olacağını öngörebilirsiniz ama bu lastiği her açıdan bilimsel yöntemlerle incelemeden uzgörü elde edemezsiniz.
Alain de Botton’un kaleme aldığı Felsefenin Tesellisi isimli kitaptan altını çizdiğim bir bölüm:
“Geleceğe ilişkin beklentilerimizin altında, tehlikeli olabilecek bir saflık yatıyor; çünkü bu beklentilerin gerçekleşmesi ihtimallere bağlı. Bize ne kadar nadir rastlanan, ne kadar uzak bir olay gibi görünürse görünsün, bir gün başımıza bir kaza gelebileceğini düşünmeli, bu ihtimale karşı her zaman hazırlıklı olmalıyız.”
İhtimalleri hesaplamak için öngörüler yetmiyor uzgörü lazım. İstatistikler ile en fazla öngörü olabilir, uzgörü için big data gerekir. Şu konuyu derinlemesine konuşabilecek arkadaşlarla bir zoom toplantısı yapmak isterim.
Öngörün ya da uzgörün farketmez, dünyanın diğer ucundaki arkadaşınızla konuşmak için telefona gömülüyorsanız biraz da masanın diğer ucundakileri görmeyi deneyin.
Ne halin varsa görün derler ya, ben ne haliniz varsa okuyun diyorum, bununla ilgili yazdığım yazıyı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
Yarın görüşmek üzere…
Gelecek kaygısı,ancak umut ile hafifletilir…