Kakofoni’ye “kakışma” denildiğini de duymuştum. Kulak tırmalayan seslerin birleşmesi ile ortaya çıkan bu ahenksizlik pek de hoş duyulmaz ve rahatsız edici bir hal alır. Güzel sonuçlar elde edebilmek için çok seslilik önemlidir fakat bu çok seslilik hem duyusal hem de fikirsel olarak karışıklıklara neden olabilmektedir işte bu ses uyumsuzluğuna kakofoni deniliyor.
Her kafadan farklı bir ses çıkması ve bu seslerin birbirine uymaması en başta büyük bir gürültü kirliliğine neden olur. Herkesten bir ses çıksa da kimse yanındakinin ne dediğini anlayamaz, bu durum televizyonlardaki tartışma programlarında da sıklıkla karşımıza çıkıyor.
Arka planda çok fazla ses olursa asıl iletilmek istenen mesaj karşı tarafa iletilemez. Gece kulüplerinde, maçlarda ve bunun gibi gürültülü ortamlarda bu yüzden kimse yanındakini duyamaz. Bu konu ile ilgili yazdığım kokteyl partisi etkisi yazımı da okumanızı öneririm.
Kakofoni nedir anladığınızı umuyorum şimdi işin dijital kısmına geçiyoruz. Sosyal medya yani web 2.0’ın bize sunduğu en önemli şey “ağzı olanın konuştuğu” etkileşimli mecralardı. Herkes istediği kadar yazabilir, paylaşabilir ve bunları her ortamda yayınlayabilir. Bunu aynı anda milyarlarca insan yaptığı için ortaya yine aynı sonuç çıkıyor, kakofoni oluyor ama tamamen dijital bir şekilde oluyor. Burada bir gündem kakofonisinden bahsetmiyorum, herkes aynı şeyi konuşuyor buna da hipersenkronizasyon diyorlar, onunla ilgili de bir yazım var, buradan okuyabilirsiniz.
Bahsettiğim kakofoni tamamen aynı gündemdeki farklı görüşler ile ilgili. Kimse bir konuda aynı şeyi düşünmüyor, herkesin farklı görüşleri var ama bu görüşleri aynı anda milyarlarca kullanıcı yazmaya başlayınca ortada büyük bir dijital uğultu oluyor ve bu kullanıcılarda büyük bir dikkat dağınıklığı yaratıyor.
Ben herkesin aynı anda akortsuz şekilde sosyal medya paylaşımı yapmasına dijital kakofoni ismini vermeyi uygun gördüm.
Her kafadan bir ses çıkınca her zaman kakofoni olmuyor, güzel şeyler de çıkıyor…
Yorumlar