Last updated on 23/05/2021
Ayna ayna, söyle bana, var mı benden güzeli bu dünyada?
Diye sormuş kötü kalpli cadı, ayna cadıya “evet var, senden daha güzel birisi var kraliçem” dediğinde kraliçe çılgına dönmüş ve katil olmayı göze almış.
İnstagram da bugün o sihirli ayna gibi çalışıyor, orayı açıp kendi burnunu beğenmeyen ve ameliyat masasına yatan, oradaki gibi bir tatil yapmak için kredi çeken ya da daha kaslı bir vücuda hızlı bir şekilde sahip olmak için kendisine zararlı kimyasallar enjekte eden insanlar var.
Aynanın öldürücü gücünün yanında bir de televizyonun öldüren gücü var, bu konu ile ilgili yazdığım televizyon öldüren eğlence isimli yazıya ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.
Ekran, önce tekti, salonun ortasında, baş köşede sonra biraz ucuzladı, mutfakta otururken 37 ekran televizyonu olan birini görünce “vay be” derdik, bu dediğim pek uzak bir zaman diliminde olmadı.
Ekranlar…
Evde ekranlarımız oldu, bir evde iki ekran, birisi dizi izlerken onu beğenmeyenler mutfakta maç izledi, önce yastıklarımız ayrıldı, sonra tabaklarımız ayrıldı, daha sonra odalarımız ve sonra ekranlarımız.
Ekranlar 2 taneydi ama işi biten ana ekrana geri dönerdi.
Ekranlar…
Orhan Veli diyor ya “beni bu güzel havalar mahvetti” diye, bizi de bu parlak ekranlar birbirimizden ayırdı işte.
Bilgisayar ekranı, chat odaları, MSN, Age of 2, FIFA derken televizyona rakip oldu fakat yine işi biten ana ekranın başına dönüyordu, ana karargahımız. Ailemizin ortak buluşma noktası, salondaki televizyonda izleyeceğimiz “televizyonda ilk kez” yayınlanan film. O filmi sinemada izleyemediyseniz televizyona çıkınca kaçırmamanız gerekiyor.
Neyse bu kadar giriş faslı yeter…
Az önce TRT için bir radyo programı kaydettim, konuğum Dr. Öğretim Üyesi Duygu Aydın Aslaner’di, yayında söylediği “ekran iletişimi” kavramı ilgimi çekti ve hemen aklıma ekran ile kafiyeli olan akran geldi.
Ben çocukken akranlarımla top oynardım, akranlarımla internet kafeye giderdim, yaşıtlarımla taso oynarken bir yandan meybuz yerdim. Akran iletişimi vardı, akranım olmayan birisi ile iletişim kuramazdım ya boy farkı olurdu, ya para ya statü ya da başka bir şey.
Bugün, sosyal medya platformları bu engelleri kaldırıyor, 15 yaşındaki birisi ile arkadaş olabilirim ve ortak paydada vakit geçirebilirim. Ben 15 yaşındayken 35 yaşındaki birisiyle ortak bir platformda buluşabilmem için dolmuşa binip bir yere gitmem gerekirdi şimdiyse bir Facebook grubuna “katıl” tuşuna basmam yeterli.
Ekran iletişimi ile ilgili eski blog yazılarımda şöyle bir söz söylemiştim:
Masanın diğer ucundaki arkadaşımızı unutup, dünyanın diğer ucundaki arkadaşımızla ekranda sohbet ediyoruz.
Ekran bizi hayattan koparıyor mu yoksa bizi dünyaya sağlam bir şekilde bağlıyor mu? Bilemiyorum. Bildiğim şey akran iletişiminden ekran iletişimine geçtiğimiz.
Sadece yaşıtları ile vakit geçiren kişiler buna göre hayal kurarlar ve buna göre istekleri olur. Bir insana akranı ne kadar kötü örnek olabilir ya da ne kadar ilham verebilir. Akranı insanın hayatını net bir şekilde değiştiremez ama ekranı değiştirebilir, iyi olarak da kötü olarak da!
Masalın sonunda yedi cüceler Pamuk Prensesi sosyal medyada paylaşır ve konum bildirir, kısa bir Google araştırması yapan prens ise prensesi öperek uyandırması gerektiğini anlar ve uyandırır.
Bu masal burada bitmiş…
Yorumlar