İçeriğe geç →

BÜYÜK BİRADERDEN BÜYÜK VERİYE

Last updated on 16/05/2021

Merhaba.

Bugün büyük biraderden büyük veriye bir yolculuk yapacağız.

Yarın da bu konunun devamı olarak Orwell’in 1984’ünden Burgess’in 1985’ine gideceğiz.

Bu yazıda 5 konu hakkında bilgi vermeye çalışacağım.

1- Büyük birader

2- Yevgeni Ivanoviç Zamyatin

3- “Biz” kitabı

4- Büyük veri

5- Vatanseverlik yasası

Elbette bunları bilmeyenler için, başlangıç seviyesinde anlatıyorum. Orwell’ı anlamak için 1984’ü, Burgess’i anlamak için ise Otomatik Portakal’ı okumak lazım, bir blog yazısı ile bu iş olmaz.

Büyük birader ile başlayalım.

Özgün adı Big Brother olan bu tanım, dünyanın en ilginç yazarlarından biri olan George Orwell tarafından kurgulanmış ve 1984 isimli kitabında bize sunulmuştur. Büyük birader, diktatörlük ile yönetilen Okyanusya isimli ülkede her yerde gözü olan bir güçtür, herkes her an gözetim altındadır.

Big brother is watching you!

“Büyük birader seni izliyor” mottosu aslında bu gücün nasıl istismar edildiğini ve oluşturulan korku iklimini açıkça yansıtmaktadır. Kitapta adı geçen bu kavram günümüzde de sıklıkla kullanılmaktadır.

Apple şirketi 1984 yılında yayınladığı reklam kampanyası ile o günün güçlü teknoloji şirketlerine büyük birader göndermesi yapmış ve kullanıcılarını gözetlenmemek için Apple ürünleri almaya teşvik etmiştir. Ne büyük bir tezatlık değil mi, şimdi de Apple aynı ithamlar ile karşı karşıya.

Bu benzetmelerin sonu gelmemiştir, günümüzde de hala işin içinde “gözetim” varsa hemen konu büyük biradere gelmektedir. Büyük birader, kitabın distopik dünyasına tepeden bakan gözdür, hem tepeden her yeri görür hem de rütbe olarak en tepededir. Her yerde afişleri vardır, hakkında pek bir şey bilinmez ama o herkesin hakkındaki neredeyse her şeyi bilir.

Gözetim denilince Jeremy Bentham demeden olmaz, kendisi Orwell’dan önce bu konuya en çok kafa yoran kişilerin başında geliyor. George Orwell’ın gerçek adı Eric Arthur Blair bunu da bir not olarak şimdiden ileteyim.

Yine gözetimden bahsederken Yevgeni Ivanoviç Zamyatin ismini de analım.

Kendisinin “Biz” isimli kitabından bahsedeyim hemen. Bu kitap insanın “düş gücü”nün “dış gücü”nden daha önemli olduğunu söylüyor. Zamyatin’in kitabında kurduğu dünyada “kötülükle” mücadele hala devam etmektedir, yani 1984 kadar karamsar bir hava “henüz” yoktur. Kendisi eserleri ile Aldous Huxley ve George Orwell gibi isimlere (kabul etmeseler de) ilham kaynağı olmuş önemli bir isimdir.

Biz kitabına dönelim, kitap 26. yüzyılda geçiyor, insanların isimleri yok numaraları var, kişisel ve insalcıl haklar da yok. Herkes cam duvarların arkasında yaşıyor ve her anları denetleniyor ve izleniyor.

Kitaptan 2 cümle:

“Seviyorsun çünkü iplerini eline alamıyorsun. İnsan sadece köle edemediğini sever.”

Haydi altını çizdiğim bir cümle daha gelsin:

“Kendini mahvediyorsun ve bunu sana söyleyecek hiç kimse yok.”

Bugün “distopya edebiyatı” denildiğinde akla gelmesi gereken ilk isim bence Rus yazar Zamyatin’dir!

Devam edelim…

Büyük biraderden büyük veriye geldik, bununla ilgili bir belgesel de var.

11 Eylül 2001 saldırıları sonrasında ülkelerin güvenliği açısından önem kazanan büyük veri kavramı Amerika’da çıkarılan Vatanseverlik Yasası ile farklı bir boyuta taşındı. Bu yasanın içeriğini küçük bir araştırma ile öğrenebilirsiniz, özetle kendisinden şüphe edilen kişilerin tüm dijital varlıklarına sınırsız bir erişim izni veriyor diyebiliriz.

Veri depolama maliyetlerinin her geçen gün azalması, veri toplama ve veri analizi işlerinin de gelişmesine imkan sağladı. Bunun üzerine yaygınlaşan sosyal medya mecraları ile insanlar verilerini saçmak için gönüllü oldular ve big data kavramı büyük güç kazandı.

Big data ile gözetimi binlerce açıdan ilişkilendirebiliriz ama kısaca şunu diyebiliriz; ne yediğimizi, ne zaman uyuduğumuzu, nerede olduğumuzu, ne düşündüğümüzü ve ne düşünebileceğimizi biliyor hatta ne zaman hasta olup öleceğimizi bile…

Big data ile big brother, her an her yerden bizi gözetleyen, ne yaptığımızı ne düşündüğümüzü bilen güçler. Daha ne kadar kötü olabilir ki dedikçe “dijital mahremiyet” açısından hep daha kötüsü oluyor.

Eskiden “büyük birader bizi izleyecek” diye korkan insanlar bugün “herkes beni izlesin” telaşı içindeler. Bu sözün üzerine, dün yazdığım beğendim kapitalizmi yazısını okumanızı öneririm, buraya tıklayabilirsiniz.

Kategori: Bilişim Kitap İncelemesi Psikoloji Sosyal Medya Teknoloji Yaşam Yayıncılık

2 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir