Last updated on 23/04/2021
Akışkan Gözetim kitabında karşıma çıkan huzursuzluk yöneticileri kavramı ilgimi çekti, araştırdım ama pek bir sonuç bulamadım bu sebeple kendi yorumumu yazmak istedim.
Herkese merhaba…
David Lyon ve Zygmunt Bauman tarafından kaleme alınan daha doğrusu ikisinin beyin fırtınası ile ortaya çıkan “Akışkan Gözetim” kitabında birçok kavramın altını çizdim, önümüzdeki günlerde onlarla ilgili de yazılar yazacağım.
Ban yemek, banlamak gibi terimleri duymuşsunuzdur, ban kavramı yasak anlamına gelir.
Bunu Foucault’un optikon kavramı ile birleştirdiğimizde banoptikon kavramı ortaya çıkıyor. İnsanların gelecekte işleyecekleri suçları önceden tahmin etme ve o grupları ideal toplumdan dışlama ile ortaya çıkan bu kavramı tanımlayan Fransız Didier Bigo Uluslararası İlişkiler alanında başarılı bir akademisyen.
Peki “Huzursuzluk yöneticileri” kimdir, ne yaparlar?
Polisler, askerler, gümrük görevlileri ya da havayolu şirketleri her zaman güvenliği en üst düzeyde tutmakla yükümlüdürler. Özellikle 11 Eylül saldırıları sonrasında hem global gözetim hem de havayolları alanında birçok güvenlik revizyonu yapılmış ve aynı durumun tekrar yaşanmaması için ilgili tüm kurumlar seferberlik ilan etmiştir.
İşte bu kişilere huzursuzluk yöneticileri deniliyor, huzursuzluk çıkmamasını sağlayan hatta bunun için huzursuzluk çıkarma ihtimali olanları huzursuz edenler…
Akışkan Gözetim kitabında bahsedilen bir kavram daha ilgimi çekti: Küreselleşmiş Güvensizlik
“Küreselleşmiş Güvensizlik” kavramı; insanların hata payını sıfıra indirerek suç oranını azaltmak için daha suç işlenmeden suç işleme ihtimali olan kişilerin gözetim altına alması ile ortaya çıkar.
Bugün kullanılan plaka tanıma sistemleri ile aracınızın hangi caddede gittiği kolaylıkla sistemler tarafından görülüyor, Çin’de ise caddelerde yürüyen insanlar yüz tanıma sistemleri ile anlık olarak takip ediliyorlar.
Mahremiyet dünyasının sonuna geldik arkadaşlar, telefonlarınız ile nerede olduğunuzu anlık olarak takip eden uygulamalar yetmediği gibi şimdi de yanınızda telefon olmasa bile kafanızı evden çıkardığınız an gözetleme sistemine takılıyorsunuz. İşte küreselleşmiş güvensizlik burada başlıyor, “her insan potansiyel bir tehlikedir” mantığı ile çalışan bu sistemler bu sloganın arkasına saklanarak insanları izlemeyi sevimli hale getirmeye çalışsalar da insan hakları açısından baktığımızda durum pek iç açıcı değil.
Önceki yazılarımda öngörücü polislik kavramından bahsetmiştim. İnsanlar bir suç işlemeden onların suç işleme potansiyellerini tespit eden ve onları tutuklayan sistemler var. O yazıyı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
Haydi eyvallah…
Banoptikon kelimesi ile yeni karşılaştım. Anlamını araştırırken yazınızı okudum. Refah adası oluşumunu sağlamak üzerine toplumun güvenliğini sağlamaya çalışma girişimini ifade ediyor. Yumuşak bir eylem gibi görünüyor. Lakin uzun vadede barışı sağlamayacaktır.