Mona Lisa…
Leonardo da Vinci tarafından Rönesans döneminde resmedilen bu tablo, İtalya’nın Floransa şehrinden tüm dünyaya yayılan ikonik bir eser haline gelmiştir. Paris’te Louvre Müzesi’nde sergilenen eser 1911 yılında çalındı fakat bir süre sonra müzeye tekrar getirildi.
Vincenzo Perugia…
Kendisi tabloyu çalan kişi, Mona Lisa çalındıktan sonra müzenin ziyaretçi sayısı katlanmıştır, tablonun çalındığı boş duvarı görmek isteyenlerin başlattığı akımın üstüne tüm Avrupa’da yapılan arama çalışmaları eklenince, eser tüm dünyanın konuştuğu bir ikonik bir konu haline geldi.
Dünyanın birçok yerinde sıklıkla bu tür hırsızlıklar oluyor, bir de taklitçiler var:
Han van Meegeren!
Sanat akademisini tamamladıktan sonra açtığı sergilerde istediği başarıyı elde edemedi ve bambaşka bir yola döndü. Başka ressamlara ait ünlü tabloları taklit etmeyi başardı fakat ilk iki satışından bir süre sonra sahtecilik yaptığı ortaya çıktı. Önceki sahtecilik maceralarından önemli dersler aldı ve kendini geliştirdi, 1937 yılında sahtesini yaptığı The Disciples at Emmaus isimli tabloyu o kadar yüksek bir fiyata sattı ki gelen parayı kaldıramadı, kötü alışkanlıklar edindi. Bu hikaye uzar gider, kendisini ayrıca araştırmanızı öneririm.
Bir eserin sahte ya da gerçek olduğunu anlamak için her gün yeni teknikler geliştiriliyor ama sahteciler de boş durmuyor, onlar da kendilerini geliştiriyor!
Şimdi gelelim NFT konusuna…
NFT yani Non Fungible Tokens, bir eserin gerçek olduğunu ve sahibinin kim olduğunu kanıtlayan bir dijital sertifikadır. NFT sistemi, Bitcoin gibi blockchain (blok zinciri) üzerine kurulmuş bir dünya.
Bugün dinleyiciler ile müzisyenlerin arasındaki yapım firmaları yerlerini kaybetti, bir şarkı üreten sanatçı eserini bir aracıya ihtiyaç duymadan insanlarla buluşturabiliyor. NFT ile de sanatçılar müzayede firmalarına ihtiyaç duymadan eserlerini kitleler ile buluşturabilecekler. Sanatçılar eserlerini sattıktan sonra da iş bitmiyor, eseri alan kişi de başkasına satarsa sanatçı yine komisyon alabilecek.
LeBron James’in NFT olarak satılan smaç videosu 208 bin dolara satıldı!
Şimdi siz “Bir fotoğrafı internetten indirerek bilgisayarıma yükleyebilirim, neden NFT için para ödeyeyim?” diyeceksiniz, cevabı var. Yazıma başlarken Mona Lisa tablosundan bahsetmiştim, bu tablonun yüksek çözünürlüklü bir fotoğrafını ya da bire bir kopyasını odanızın duvarına asabilirsiniz ama sadece 1 tane Mona Lisa var. NFT dediğimiz teknoloji de eserleri eşsiz ve taklit edilemez hale getiriyor, o smaç videosu bundan sonra sadece o kişiye ait.
Mona Lisa’ya geri dönelim, şu an müzede sergilenen eserin aslında sahte olduğunu ve yıllar önce çalıntıktan sonra tekrar bulunamadığını da iddia edenler var. NFT’de böyle bir durum yok, sahte ya da gerçek olduğu hemen anlaşılıyor.
Twitter kurucusu Jack Dorsey, Twitter’ı kurduktan sonra attığı ilk tweeti NFT olarak satışa çıkardı ve 2.5 milyon dolara sattı.
Önemli günlerde Merkez Bankası hatıra para basabilir ya da şirketler o güne özel materyaller dağıtabilir. Yıllar sonra, bu dağıtılan şeyler nasıl ki değer kazanıyorsa ve bir koleksiyonun parçası oluyorsa NFT’ler de öyle olacak.
Sanatın, görselin, hislerin dijitalleşmesi hız kesmeden devam ediyor…
[…] NFT ile ilgili bir yazı yazmıştım, buraya tıklayarak okuyabilirsiniz. NFT ile artık dijital olarak üretilen bir şeyin gerçek sahibi olmak için para ödemeniz gerekiyor. Bu durum dijitalde orijinali hariç tüm içerikleri iyice değersizleştirirken diğer yandan gerçek içeriklerin büyük paralara satılmasına olanak sağlıyor. […]