Her gün bilgisayarın başına oturunca kendime şu soruyu soruyorum: Bu yazıya nasıl başlamalıyım?
1000 gün yazmanın en zor yanı her gün yazmak değil, her gün orijinal bir konu bulabilmek, sonuçta burada hatıralarımı yazsam kimse okumaz, insanlar yazılarımı öğrenmek için okuyor, bu sebeple konu bulmak çok zor.
Diğer zor konu ise “yazıya nasıl başlayacağım?” stresi, neyse bugünü de bir şekilde atlattık işte : )
Bugün konumuz güvercin deneyi. Bu deney, sonucu yüzünden güvercin hurafesi (pigeon superstition) olarak da anılıyor. Güvercin deneyi Mr. Nobody filminde de geçiyor, hatta film bu deney ile başlıyor.
Burrhus Frederic Skinner 1950’lerde bir kafesin içine sırayla karnı acıkmış güvercinler koyuyor. Kafeste tek kalan her bir güvercini izliyor, kafese koyduğu bir düzenek ile kuşlara 10 dakikada bir yem veriyor.
Güvercinler bu yemin 10 dakikada bir verildiğini bilmiyor, bazıları yem verildiği an kafasını duvara vuruyor, bazıları kanat çırpıyor, bazıları kaka yapıyor. İşte tam bu anda yem verildiğini gören kuşlar sanki o an yaptıkları hareket yüzünden yem veriliyormuş gibi her seferinde yeniden yem verilmesi için aynı hareketi yapıyorlar. Mesela o an kuş duvara kafa vuruyorsa tekrar kafasını duvara vurunca yem verileceğine inanıyor ve duvara kafa atıyor, elbette 10 dakika sonra yem gelince de başarılı olduğunu görerek bu hareketi tekrarlıyor. Güvercinlerin zaten olacak bir şeyi, yaptıkları saçmalıklar ile bağlamasına ve devam etmelerine güvercin hurafesi deniliyor.
Yıllar sonra güvercinlere yapılan bu deney fareler ile yeniden yapılıyor. Yem almak için bulundukları kutudaki butona 2 kere basmaları yeterli olan fareler o an butona basmanın yanında çeşitli hareketler yapıyorlar. Butona 2 kere basıp kuyruğunu sallamazsa yemi alamayacağını düşünen de var, kafesin için de tur atmadan alamayacağını düşünen de var.
Yaşar ne diyor: Sen kuşları boşver!
Kuşlardan bu kadar bahsetmişken Alfred Hitchcock’un 1963 yapımı “kuşlar” filmini de izlemenizi tavsiye ederim. Bu filmi izledikten sonra kuşlara olan bakış açınız değişecek.
Okuduğunuz için teşekkür ederim, yorum yapabilirsiniz ve hala Instagram’dan takip etmiyorsanız şuraya tıklayarak hesabıma gidebilirsiniz.
İyi haftalar…
Sen kuşları boş verme sakın. Bir günde Anka kuşunun hikayesini senin yorumunla okumak isterim.